20 Nisan 2011 Çarşamba

Pembeyazım

Aydınlık yüzlü ama artık çok yaşlı, pamuk saçlı kadın saksıdaki çiçeğe doğru yaklaştı;
-'Güzel kızım, göster ağabeyine beni sevdiğini' dedi hanım hanım. 'Pembeyazım benim, canım kızım, hadi göster;konuş benimle'
Çiçek şöyle bir sallandı; önce geriye sonra nurdan kadına doğru bir hareket yaptı. Bunu yaparken dantel damarlı, bir tutam da bir düzineden fazla yavrulamış pembe saten çiçekli yaprağını, kardeşlemiş beyaz çiçekli ipek yaprağına yanaştırmış olduğu halde, ayrı hareket eden iki güzeli açık açık izleyebiliyordunuz.
-Bak oğlum bak! Nasıl da cevap verdi gördün değil mi?buradaki iki oğlum da inanmıyor!Gelinlerimle biri alay ediyor, diğeri de bana gelmiyor zaten!Torunlar da ona göre işte!Diğer oğlumla gelinim başka şehirde yaşıyor ama onlar da çocukları da bambaşkadır; hakikatlidir fakat hayat işte! Fazla gelemiyorlar; ben de fazla kalamıyorum onlarda. Evimi, Pembeyazım'ı, arkadaşlarımı özlüyorum.Komşular ben yokken hepsine bakarlar ama bu var ya bu...Pembeyazım yokluğuma dayanamıoyrmuş.Öyle dedi!
Aynı saksıdaki tek kökte ama ayrı dallarda beyazlı pembeli çiçekler açmış sardunya, geriye, sonra da ileriye, yılların kutsadığı kadına doğru eğilerek sanki bunu onaylıyordu...
-Gördün mü bak! Yanağını uzatıyor, teşekkür ediyor...
Yutkunamadım; sanki boğazımda yutkunmamı engelleyen bir şey vardı: Kocaman bir top belki de...
Ben o gün orada, ihtiyar kadının çiçeğe çok yaklaştığını, verdiği solgun nefesinden dolayı önce geriye sonra tekrar eski yerine gelen Pembeyazım'ın sesli olarak konuşmadığını iki nedenden dolayı hiç söyleyemedim! Birincisi, televizyondaki Tekirdağlı tıknaz, yaşı çok ama yaşlanmamış çiftçinin "Bağınızı, asmalarınızı seviyor musunuz?" sorusuna yürekten inanarak verdiği cevaptı:
-"Televizyoncu Bey, ne dedim size demin beri!Burası, bunlar, bu evlatlar tam kırkdokuz yıllık. Kırk dokuz yıldır beraberiz. Hastalandığımda ne doktor ne ilaç, iyileştirir beni.İstemem!Ben buncağızları isterim.Ha şurdan bir dönüverdim mi, gülerler bana! O saat onlar da ben de iyileşiveririz. Bana güler bunlar..."
Diğeri...Diğeri de...
Artık yorgun, iyice küçülmüş, virgül şekilli,nurdan parıltılı, pamuk saçlı,olsa olsa melek budur yüzlü,ihtiyar kadının yalnız kalmasını...Hiç ama hiç istemiyordum...

Alp ARPAD
BEN Sabahları UYANDIRMASAYDIM isimli öyki kitabından.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder